Dünyanın önde gelen ülkeleri 2025 yılına yavaşlamış bir ekonomi ile giriyor. Sürekli artan jeopolitik tedirginlik ve yüksek belirsizlik, global ekonomik durumu etkiliyor. Türkiye'nin ekonomik sağlığı açısından Avrupa'nın durumu kritik bir öneme sahip. İç politik istikrarsızlık ve ticaret savaşları tehdidi, Türkiye'nin ekonomik geleceğini şekillendirecek unsurlar arasında yer alıyor.
Çin, ticaret savaşına hazırlanırken, ABD'nin etkisi de göz ardı edilemez. Amerika, Trump ile yeni dönemde rotayı bambaşka yöne kırabilir. Bu durum, Türkiye'nin çevresindeki ülkelerle olan ilişkilerini ve ekonomik stratejilerini etkileyebilir.
Jeopolitik tedirginlik, dünya genelinde ekonomik belirsizlikleri artırıyor. Amerika, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkeler, 2025 yılına yavaşlamış bir ekonomi ile giriyor. Bu durum, Türkiye'nin de içinde bulunduğu ülkeler için önemli bir tehdit oluşturuyor. Yüksek belirsizlik, yatırımcıların kararlarını olumsuz etkileyebilir.
Türkiye, çevresinde Rusya, İran, Irak, Suriye ve Yunanistan gibi ülkelerle birlikte, bu belirsizlik ortamında nasıl bir strateji geliştirecek? Ekonomik istikrarı sağlamak için atılacak adımlar, Türkiye'nin geleceği açısından kritik bir öneme sahip.
Türkiye'nin ekonomik sağlığı açısından Merkez Bankası'nın faiz politikası büyük bir rol oynuyor. Yurt dışından yabancı sermaye girişi sağlanabilirse, 2025 yılı geçiş dönemi olarak değerlendirilebilir. Gelecek senelerin ise atılım için hazırlık dönemi olabileceği öngörülüyor. Bu bağlamda, Türkiye'nin ekonomik stratejileri büyük bir önem taşıyor.
Verimlilik tabanlı yatırımların 3T, yani Tarım, Teknoloji ve Turizm ekseninde yapılması, Türkiye'nin dünyayla rekabet edebilmesi için şimdilik tek yol olarak görünüyor. Bu alanlarda yapılacak yatırımlar, Türkiye'nin ekonomik büyümesine katkı sağlayabilir.